Pın(a)rtemis’e Notlar/5 | Gökhan Barış Pekşen
Galiba
hala kendimi affedemedim..
Hangi kendim hangi kendime uzun bakışlarda dalıp gidiyor, çanları kim bu denli
seviyor?
Üç koca beş ay bilmem kaç gün demetinden biraz daha fazlası zaman evvelinde bir
dörtgene sığan bir anıyı canlandıran müziğin hangi notasında kalmışım ben..
Hiçbir benim,
hiçbir sevgiliden dirhem taahhüt temennisi yok..
Ben ki üç beş hızlı göz hareketinde mahpusluk çekiyorum..İ
İlk haftaları ekimin,
neyi nasıl eksem bilmiyorum..
Öyleyse sözüm eylememim olsun;
canlı ve cansıza,
yaşama, bildiğimin ve bilemediklerimin farkındalığıyla kendime saygım olsun..
İyice
bastır toprak..
Çıkartma yerimden kor olana dek..
Kendi
hislerine köle olan adamın yazgısının rengidir siyah, ana rahmindeki karanlık
çığlıktır..
Ve doğarsın, ilk gördüğün Tanrı’dır.
“her şeyin başlangıcı geceydi” der Kitab-ı Mukaddes’te ilk renk siyahtır,
başlangıçtan beri vardır ve olumsuz bir statüye sahiptir.. Siyah ile gece
birleşir..
Asıl
hikayen o zaman başlar, vurgudaki sertlik hayattır, kattığımız insanlardır ve o
zaman büyürsün kaybedeceklerinden habersizce..
Sakın unutma çocuk;
satrançta siyah ve beyaz karşıttır..
..belkide
bu yüzden,
kimseyi sevemiyorduk,
ihtiyacımız vardı..
Neden
Tanrı’ya gel dediğimi biliyor musun?
Tüm prensler biraz eksiktir, tüm feministler de biraz prenses..
Şimdi de gelecektesin, yine benden önce gittin bir yerlere, bir başka yüzyıl için Tanrı ile anlaştığını biliyorum..
Ve dedi
ki;
bu medz baazar içinde
bütün korku içinde yaşar,
göz yaşımdaki yasta..
h a k e t t i ğ i m i z i i n k a r e d e m e y i z
Ağırdır
gözyaşlarımın bedeli dedim,
sustu kadın..
Kimse hatırlamıyor bu yasal acıları, belki de bu yüzden buradayım dedim
sustu kadın..
Bahse girerim kaliteli deprosyonlarla dolu günler yakın Tanrım!
– Ve
dedim ki;
kalbimi zincirliyorum İsa’nın kemeriyle..
Niye yıkıldığımı sana söylemem –
niye yalnız olmayı tercih ettiğimi sana söylemem..
Ağlamak
için soğan keserken elimi kesiyorum.. Sonra oturup gramofona müzeyyen Senar
koyuyorum (Kimseye Etmem Şikayet) kan bile eskisinden çabuk duruyor o an..
Artık,
dualarıma karşılık, makbuz alıyorum..
Bazen herkesin beni terk etmek istediğini bilerek yaşamayı, sahne üzerinde oynamak istiyorum..
Oysa ki;
Tanrı bile bilmiyordu –
bütün pamuk prenseslerin
kötü ruhlu anneleri olur
ve bu kötü ruhlu anneler kızlarına birer s;k lordu tayin eder..
Sarıl
şimdi s’k lorduna
unut yaşanılan cehennem yanıklarını –
unut ki;
adım sonsuzluğuna yankılansın..
Sonra her
şeyden şüpheleniyorsun..
Oysa çirkin olan her şeye uzaktan bakmak için eğitildim..
Yüzümdeki lekeler, neşemdeki şımarıklık aslında hep kendimi saklama niyetimden..
Her sevgi içinde bir ölüyü taşır,
aşık olmak adına yeteri kadar insan tanımadım Tanrım..
Bir iz
daha
uçmadan küllerim..
Camlarıma
çarpıp ölen bir kuş dedi ki;
kanatlarım kırık
zar atıyorum Tanrı’ya –
bu kez uçmak için
kapalı gişe bir isyanın içinden çıkanım!
Zerafet
tam olarak bu..
Biraz çaba biraz çabalamak ister –
keza, Noir’i nasılda çıkartabilirdik aydınlık ışıklara hiç düşündün mü?
Oysa ki
Aşk;
Oysa ikisi de yasaklı..
Sonra sanat ve uyuşturucuyu bulduk, iyi gelir dedik yaralarımıza, iyi gelir dedik
kırılan içimizin kimsesiz çocukları en çok kapı diplerindeki aşınmadan huzur
bulmayı anlar diye sevmenin bizi kimssesizler mezarlığına gömdüğünü öğrendik..
Tanrı
dedi ki;
kimse sana aşık olmuyorsa,
bazılarımız ölüm gibidir daha iyisi yoktur..
Fakat o
kadar yalnız uyanıyorum ki, mamafih sonunda pes ediyorum
ve sabahın ilk ışıklarında
kalbimide aldın sen
ve hala o acıyı hissediyorum..
Söyle
bana şimdi ayna,
görememekten şikayetçi olan bir keşiş kulağıma fısıldadı geçen sene tamda bu
vakit;
– Hepinizin ruhları üzerinden geçtim, fark ettim ki, saklambaçta hepiniz sonuna
kadar sayarak gözlerini açmıştınız..
– 12102019