ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Nietzsche’den varoluşun yaşam felsefesi üzerine

21.10.2016
1.192
A+
A-
Nietzsche’den varoluşun yaşam felsefesi üzerine
 nietzscheden-varolusun-yasam-felsefesi-uzerine-yazi-atolyesi-4Friedrich Nietzsche (15 Ekim, 1844 – 25 Ağustos, 1900) insanın kendisini bulmasıyla ilgili yazdığı yazısında böyle der. Fakat bu köprüyü inşa etmek, özel bir arzu, kişinin kendi kurtuluşuna erebilmesini sağlayacak bir güç gerektirir. Nietzsche, İnsanca, Pek İnsanca (1879) adlı 1879 başyapıtında, bu arzu ve gücü keşfetmeye çalışır. Nietzsche, özgür ruh düşüncesine adadığı bu eserini “cesaret kırıcı-cesaretlendirici bir çalışma” olarak tanımlar
 
Bir yüzyıl kadar önce, modern psikologlar insan doğası hakkındaki inanışların insan doğasını nasıl şekillendirdiğini çözmeyi başardılar. Nietzsche şöyle yazar:
 
Bu “özgür ruhlar”, gerçekte yoktur ve hiç var olmamışlardır. Fakat ben, daha önce de belirttiğim üzere, bazı iyi şeylerin benim kötü özelliklerimle karışması için (hastalık, yalnızlık, yabancılık, yetersizlik, kaygısızlık) bu ruhlara ihtiyaç duydum. Bir insan konuşmaya ve gülmeye heves ediyorsa, bu ruhlarla konuşup gülüşebilir. Bu ruhlar sıkmaya başladığında ise onları iblise havale edebilir. Ve onların yavaş yavaş yaklaştığını görmeye başladım. Kat ettikleri yolları ve gelişmelerinde etkisi olan şeyleri önceden tasvir ettiğimde, acaba gelmelerini kolaylaştırmak için biraz bir şeyler yapmış mı oluyorum?
 
Nietzsche, bu ruhların nasıl doğduğunu şöyle açıklıyor:
nietzscheden-varolusun-yasam-felsefesi-uzerine-yazi-atolyesi-2
 “Özgür ruh” un olgunluğuna ve bütünlüğüne erişebilen bir ruhun son ve kesinkes durumuna ulaşması, bir kurtuluş, zincirleri koparma şeklinde gerçekleşir. Ve bu durumun öncesinde, olduğu yere sımsıkı bir şekilde ve sonsuza dek zincirlenmiş gibi görünür. Büyük kurtuluş, bu gibi mahkûmlara bir deprem gibi aniden gelir; genç ruh aniden bir sallantı geçirir, parçalanır ve dağılır. Gerçekleşen olayı anlamlandıramaz. Bilinçsizce gerçekleşen ani bir istek, emrin üstünlüğü ile onlara hükmeder; devam etmek için bir istek, bir arzu ortaya çıkar… Bir volkan gibi isyankâr ve inatçı bir şekilde uzaklara gitmeyi arzular.

(photo credit: Thinkstock)

İllüstrasyon: Joo Hee Yoon Fakat Nietzsche’nin dikkat edilmesini belirttiği bir nokta var; var olmanın gerçekleştiği bu süreç, mücadele ve zorluklarla doludu. Nietzsche’ye göre yaşamı gerçekleştirebilmek için önemli olan şeylerdir bunlar. Nietzsche, bu bozulmaların rahatsız edici, fakat gerekli olduğunu söylüyor. Bu bozulmalar, özgür ruhun ortaya çıkışına zemin hazırlıyor, yapıcı ve yıkıcı başkaldırmanın ince çizgisini oluşturuyor:

 
Acı veren ve hastalıklı şeyler büyük kurtuluşun geçmişinde kalmıştır. Ve bu aynı zamanda bir dert, insanı yok edebilir de. Gücün ve kendini bulma arzusunun ortaya çıktığı ilk an, kendine değer biçme, özgür irade arzusu… Özgür kalmış kişi, etrafta oradan oraya dolaşır tatminsiz bir özlem ile. Ve karşılaştığı nesneler her ne ise, bu kişinin gururunun tehlikeli bekleyişinden payını almalıdır; kendisini çeken her şeyi parçalara ayırır. Alaylı bir gülüş ile birlikte, saygı dolu bir korku içerisinde kendi içine kapanmış veya korunan her şeyi ortaya çıkartır; ortaya çıktıklarında bu şeylerin nasıl göründüklerini anlamış olur.
 
Bu gerçek özgür ruhun yaradılışı, Nietzsche’ye göre, Budizm’deki tüm arzulardan sakınma öğretisine bağlı kalan bir zihin gerektirir. Nietzsche şöyle diyor:
 
Böyle bir yazgısı olan kişi, kendi özel güneşiyle ısınmaktadır, kuş gibi özgür olduğunu hissederek, kuşun gözlerine sahip olarak, kuş gibi durdurulamaz, merakın ve ince bir küçümsemenin birleşiminde bulunan yabancı bir şey gibi… “Özgür bir ruh”; bu ferahlatıcı kelime her ruh halinde güzeldir, kişinin neredeyse ışıldamasını sağlar. İnsan, artık sevgi ve nefretin zincirlerinden kurtulmuş vaziyette, evet veya hayır olmaksızın, burada ya da orada fark etmeksizin, en çok kaçarak, sakınarak, ne ilerleyip ne de geri çekilip, aranıp durarak yaşar.
Nietzsche, özgür ruhun yolculuğunu daha da açıyor:
İyileşmede bir sonraki adım: Ve özgür ruh tekrardan yaşama döner, tabi yavaşça, neredeyse inatla, şüpheyle. Yine bir sıcaklık, bir yumuşaklık vardır: hissetmek, aynı hisleri paylaşmak daha da derinlik kazanır; rüzgâr kişinin etrafında esip durur. Neredeyse hissediyordur ki, sanki şu anda ilk defa, gözleri yakınındaki şeyleri görmeye başlamıştır. Şaşkınlık halindedir, öyle sessizce oturur. Şimdiye kadar nerelerdeydi? Etrafındaki şeyler ne kadar da değişmiş görünüyordu. Minnetle bakar arkasına; yolculuğuna, kendini sürgün edişine ve ciddiyetine, uzaklara bakışları ve tepelerdeki uçuşlarına… Artık ilk defa kendini gerçekten görür ve bu süreç içerisinde onu neyin şaşırttığını da. Şimdiye kadar geçirdiği acı veren titremeler! Yorgunluğundan, tekrar tekrar yaşadığı hastalığından aldığı haz! Acı çekmek, öylece durmak, sabretmeyi öğrenmek, güneşin altında olmak… Ne kadar da memnun olur bunlardan! Kışın hafifliğini, duvarın arkasına düşen gün ışığını kim onun kadar sever? Dünyadaki en minnettar varlıklardır onlar, ayrıca en mütevazılarıdır. Kertenkele gibi iyileşen, yaşama geri dönen bu varlıklar; aralarında bazıları vardır ki günün son ışıklarına kadar şükrederler… Tüm kötümserliklerin esas tedavisidir bu (Mefkureci ve şarlatanların yozlaşmasına neden olan şey). Özgür ruhlar gibi hasta olmak, bir süre öyle kalmak ve daha sonra yavaş yavaş sağlığa kavuşmak, yani daha sağlıklı olmak. Bilgeliktir bu, dünyevi bilgelik; kişinin, kendi kendini uzun bir süre boyunca küçük dozlar ile sağlığına kavuşturması.
 
Kişi, kendisinin efendisi olmalı, kendi yasalarını kendisi koymalıdır. Önceden bu yasalar onun efendisiydi, fakat artık bu yasalar başka birer araç olmaktan öteye gitmemelidir. Kendi sesinin gücünü ele geçirmeli, bunu kendi elinde ve daha yüksek hedefleri için kullanmayı öğrenmelidir. Her Evet ve Hayır’daki kaçınılmaz hatanın farkına varmalıdır, yaşamın bir parçasıdır hata. Yaşam, yanlış yaparak ve bir görüş kazanarak iyi bir hale gelir. Her şeyden önemlisi, hatanın en çok nerede olduğunu kendi gözleriyle görmesidir: yaşamın en küçük, en dar, en acımasız, en az gelişmiş olduğu yerde ve kendini bir amaç, bir niyet olarak görmekten yine de kendini alamaz…. En yüksek, en büyük ve en zengin olanı parçalara ayırır, daha sonra bunları kendi esenliği için gerekli olan sorunun biçimine sokar.
 
Yazar: Maria Popova
Çevirmen: Burak Avcı
Kaynak: Brain Pickings
 

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.