Köy hayatı | Kemal Berk
Yaşımız küçüktü. Sık sık köye giderdik. Köy hayatı bana her
zaman huzur vermiştir. Köyde Rahmetli 2 tane ebem vardı. (Bizler baba anne,
anne anne nedir bilmezdik) onları hatırlıyorum. Yaşları bayağı geçkindi. Ev
halkının çoğunluğu uykudayken bunlar erkenden kalkarlardı. Daha sabah ezanı
okunmamıs olurdu.
Anadolunun çoğu kadını güneş doğmadan iş başı
yaparlardı.
İlk işleri abdest alıp, ocağı yakmak olurdu.
Şimdiki tüplü, doğal gazlı veya elektrikli ocakların hiç biri yoktu o zaman.
Evlermizin hepsi kerpiçtendi. Bu evler yazın serin. Kışın sıcak olurdu.
Evin odalarinda ocak yapılır. Bu ocaklar yakılmak suretiyle yemekler
yapılırdı.
Işte benim ebelerimde kalkınca ocağı çalı çırpıyla ocağı tutuşturur.
Altına güçlü odunlarla besleyerek ateşi harlardı.
Ocağın üzerine kocaman bir kazan konurdu. Bi kazanda yoğur çorbası,
toyga aşı, diri aş, düğül çorbası, çılbır, catal çorba, dutmac, sütlü aş katık
aşı pişirlirdi.
Bu ocak yavaş yandığından, yavaş ateşte pişen yemekler hem özlü hemde
çok lezzetli olurdu. Bu yemeklerin pişmesi bazen 3 saati bulurdu. Ben uyanır
uyanmaz ocak başındaki ebemin kucağina yatar. Bazen uyurdum da.
Yemek pişene kadar ev halkı uyanırdı. Ev halkı şimdiki gibi 3 veya 4
kişilik çekirdek aile değildi.
Evde dedeler, amcalar, halalar, gelinler, bizim gibi torunlar olurdu.
Nereden bakarsan bak. En küçük aile 20 kişi olurdu.
Böyle kalabalık bir aileyi idare etmek kolay olmazdı.
Dış işler dedelerden, iç işler ebelerden sorulurdu.
Ebe ve dedelerin bilgisi dışında hiç kimse iş yapamazlardı.
Otorite dedelerde ve ebelerden sorulurdu. Bazen evde ileri geri yanlış
yapan olursa, ilk otorite ebelerdi. Ebeler olaya el koyar. Oğlan, gelin, kız
demeden herkesin cezasını keserdi. (Gelinler, kaynanaya hep kıratlı derlerdi.
Kimi yerde bu söz güclu anlamında kullanılırken, kimi yerde kızgınlık
ifadesiydi)
Her türlü alım satım, ihtiyaç karşılanması yine ebe dede aracılığıyla
yapılırdı.
Çocuklar kalabalık olduğundan birlikte oynar, aralarin meydana gelecek
husumeti büyük çocuklar çözerdi. Bu da çocuklar arasında ki etkileşim ile
eğitime güzel bir örnekti.
Çocuklar arasındaki husumeti büyük çocuklar çözemezse, evdeki
büyüklerden kim denk gelirse onlar adil bir şekilde çözerlerdi. Kendi çocukları
da olsa taraf güdemezlerdi
Zira olay ebeye veya dedeye intikal ederse. Yanlış karar veren ağır bir
şekilde taciz edilirdi.
Bu nedenle ister büyüklükler arasında, ister çocuklar arasında kavga ve
husumet çok nadir olurdu
Haksızlık yapan ağir ceza alır ve kapıya konurdu.
Biz çocuklar dedelerimizin ve eberimizin yanında daha çok eğlenir ve
huzur bulurduk
Ya şimdi?
Yakınlardan birinin çocuğuna bir şey de?
Sende kimsin diyen saygısız sözlerle kavgaya ilk adım atılıyor.
Selam ve sevgilerimle.