Kırk yıllık mucize | Yılmaz Pirinççi
Kırk
yıl bir mucize büyütürsün yüreğinde.
Her gece başını yastığa koyduğun zaman onun üzerine örtersin gözlerini.
Düşlerin de o, yarının da o, alnının yazısında o vardır.
Bu bir hayal değil.
Bu kendi kendine olan yada olacak bir şey de değil.
Nerde
bulacağını , nasıl bulacağını bilmeden bir derviş bir meczup gibi ararsın.
Ama
bilirsin bir yerlerde seni beklediğini .
Bir
sesin sana koştuğunu hissederek, duyarak yaşarsın onu.
Yüreğin.
Ruhun. Bedenin. Herşeyinle sen onu ararsın.
Bu
nedir biliyormusun?
Bu
kaderini aramaktır işte
Kimileri
belasını aramak desede.
Alnına
yazılmış olan bir hayatın izini sürmektir bu.
Çünkü
sen yarımsın . Gecelerin yarım. Gündüzün yarım. Hayatın yarım.
Ve
ancak onunla sen olursun. Tamamlanırsın.
Çünkü
masadaki boş iskemle onu bekliyor.
Onu
bekliyor yatağının kokusu.
Duvardaki
sessizlik.
Eksik
kalan gülüşün.
Ellerindeki
yersiz titreme
Birden
canına düşen ürperti.
Ve bu
kıyamet yalnızlığı hep onun eksikliği.
HOŞ GELDİN ÖMRÜMÜN MUCİZESİ
Yılmaz Pirinççi