ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Karışık Adres | Ömür Balcı

13.02.2020
1.369
A+
A-
Karışık Adres | Ömür Balcı

Sevdiceğim,
dertleşmeyeli aylar oldu. Kışla türküleri gibi;solumaya doyamadığım nefeslerle, döşeklere tutsaktı bedenim…
Nehire hanım: ” Kefeni yırttın” diye kükrerken biliyordum ki ölüm meleği, sararmış arka bahçelerimde, kestirme bir yol arıyordu!
Erdağ’ ım ,yiğidim; omuzuna baş koyamadığım, parmağıma yüzüğünü takamadığım gönül sözlüm!…
Bugün, seni cepheye uğurlayışımın kırk dokuzuncu yıl dönümü…Anılar dün gibi canlı, acılar yürekte kanrevan…
Selvi boylum, mağrur bakışlım!…
Her adımda sana özgü sektirerek dönüşün ısıtıyor düşlerimi…
Ölüm şarabını içerken, ışık hızıyla mı vardın menzile? Gözlerinden pembe bir bulut gibi geçti mi sevdalın?Yüzlerce kez yazdım gönlüme ölüm ânını ve binlerce kez mümkünsüzü aşıp kavuştum sana…Aylar yılları, yıllar acıları kovaladı ve senden başkasına yar diyemedim!Hâlâ içimin sıcağında yanık tenin, uzun ince ellerin. “Yârim, berzahı mesken mi tuttun,gördün hûrileri beni unuttun…”
Az önce, nöbetçi Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Hanım ilaçlarımı verdi. Ona uyuma sözü verdim. Günün ilk ışıklarıyla buluşmak umuduyla!

27 Aralık 2002

Günaydın ruhumun yakışığı!
Sensiz bir düşüm, güne göz aralayışım olmadı hiç…Sen de toprağın mis kokulu buram buram rüyalarında beni sarıyor musun?
Bugün huzurevinde genel sağlık kontrollerimiz yapılacak. Koridorlardaki koşuşturma, hazırlıkların tamamlanmakta olduğunu gösteriyor.Yazışma anına kadar özlemle…
Can! saat ondokuz. Çok yoğun bir gün geçirdim. Sağlığımın iyi olduğunu, bedenimin yükünü kalbimin yıllarca taşıyabileceğini söylediler…Gülüyorsun değil mi? Haklısın, çook yorgunum …Sana kavuşmama az kaldı…Bir, bilemedin iki.
Bugün haftalık Ata ziyareti günüydü. Torunlarla, geçmişle geleceği buluşturduk…Küçük Râyiha ‘nın Ali ağabeyine yarım telaffuzuyla Ayi ( Ali) abi
diye seşlenişi öldürüyor beni. Hele Ali’nin o bal rengi gözleri ! Senin gözlerine mi benziyor ne…Sahi senin gözlerin ne renkti?
Râyiha ve Ali, ebeveynlerini kazada kaybedip aile parçalanınca, irili – ufaklı dokuz çocuk ,yuvalarda ayrılık anıları biriktirmeye başlamışlar…Diğer iki kardeş Arzu ve beş yaş küçüğü Umut, başka bir dramın zorunlu oyuncularıydı. Genç kızlğa henüz adım atan Arzu, üzerindeki şık kıyafetin, Umut’un sünnet düğününde alındığını belirtirken, gözyaşlarını içine akıtıyordu. Babalarının kumar tutkusu yüzünden, varsıl yaşantılarının çaresiz seyircisi olmuş, anılarını parçalanmış yaşantılarına taşımışlardı…Zamanından evvel ,yetişkin maskelerin arkasında çocukluğunu avutuyordu Arzu… Bir koluyla , çığlıklarını
susturmuş kardeşi Umut’u, diğer koluyla akciğer kanserinden ölen annesinin ördüğü özgün bebeği sarışı, bu günümün içimi acıtan gönül fotoğrafı oldu !…
Yorgunum, sevdaya atılan gönül imzam!Yüreğim, bedenimden de yorgun…
Saat yirmibir kırkbeş, düşleri paylaşmak arzusuyla…
28 Aralık 2002

Günaydın, ömür boyu süren yeminim.
Sen ışığa ulaştın, hatta ışıksın… Karanlığın karabasan korkusunu nereden bileceksin!
Zaman kaygın da yok, çiçeği burnunda fidansın. Benimse gönlüm genç. Bel ağrılarım ve tüm bedenimi yılan gibi sokan yel; kırbaçlı, psikopat ruhlu düşman yanıbaşımda. Ülserim, ihanet eden dostlar gibi yüreğime bitişik! Gözlerim, düşleri bile sisli görüyor artık…
Gönül hasretim, Erdağ ‘ım,
diyorlar ki ölümden öte herkes otuzbeşinde olacakmış…Doğru mu ?
Can dostum, bir gün kaldı o sihirli kapıdan geçmeme. Hazırlanmalıyım…Yarın psikolog oğlumun , sürpriz doğum günü partisinde, en büyük sürprizi ben yaşatacağım .Sahnede hayatımın dansını ederken parmaklarımın ucuna basa basa sana geleceğim…Bugün, zemheride bahardan çalıntı bir gün. Güneydoğunun hüzün kokan dağlarını duman efsunu sarmış, kardelenler duâ gibi açmış…

Bu kaçıncı yazıt bilmiyorum!Ses ver gayrı, ömrümün muhabbet türküsü …

ERDAĞ EREN
GÖNÜL DERGÂHI MAHALLESİ
SON DURAK SOKAK NO: 35
SINIR ÖTESİ
Senin yakınında, yattığın toprakların kokusunu soluyarak yaşamak şifa oldu iliklerime…Bu toprakların mistik dokusunu, soğuktan korunaklı, içine kapanmış bir yürek gibi sancılı taş binalarını, anlattığın gibi buldum. İnan, ruhunla – ruhum arasında bir med- cezir, bir tûfan yaşıyorum…Yürek çarpıntın taa derinimde ve seni her zamankinden de çok seviyorum…
29 Aralık 2002

Sahah: 03…
Aydınlığım, gönlümün biriciği!…Yaşanacak rastgele bir gün gibi, zamanı uykuyla tüketmek istemiyorum. Huzurevinde çıt yok. Kapı aralığından salona ve tüm loş köşelere sinsi bir veda sessizliği yayılıyor…Özel odada kaldığım halde, lambayı yakarak büyüyü bozmaktan çekiniyorum. El fenerimin cılız ışığıyla idare ediyorum…
Bugün huzurevinde 73.doğum günü kutlaması ve sonsuza uğurlanış törenleri yapılacak. Sevgili psikoloğum Ender, kızını sana vermeye hazırlanan bir baba gibi beni , ellerimden tutarak hayatımın dansı için sahneye alacak…
Dün gece misler gibi yıkandım. Rolonumu ve vücut losyonumu sürdüm,saçlarımı sardım …Son günün en beğenileni ben olmalıyım…
Kendi kendimle oynadığım oyuna Ender oğlum da sessizce katılıyor biliyorum…Postaya atması için ona verdiğim mektupları saklıyor. Israrla verdiğim posta parasıyla, pembe yalanlar uydurarak bana çiçekler alıyor…
Ender, galiba sana benziyor canım!…Offf, seni sisler altında hatırlamaya dayanamıyorum…
Yorgun gözlerimi uyku ele geçirdi. İzninle!Kahvaltıya kadar uyuyup sonra da
huzurevi çalışanları ve sakinlerine nezaket ziyaretine gideceğim…
Karasevdam! Sana aşkım demeye dilim varmıyor. Çünkü, samimiyetsizce; moda olduğu üzre, herkesin her fırsatta kullandığı, eskittiği, yok ettiği duygu yoksunluğunun adı oldu a ş k…Çıkar için yanyana gelişlere,ikiyüzlü birlikte oluşlara fedâ edilen.kavram…Söylemlerde yücelttiğimiz, ilişkilerde riyâkârlıklara kurban verilen…İçi boşaltılarak, özünden başka her şeyle doldurulan, katledilen yürektenlik…
Yağız’ım, Erdağ ‘ım,
gönül bahçem rengârenk çiçeklerle bezeli ve ellerim beş duyu…
Tut ellerimi!
Huzurevinde balo salonu pırıl pırıl ve süslü. Sana gelmeme dakikalar var artık. Ender oğlum, yedi katlı pasta hayalimin mimârı…
Bu şölen çok görkemli olacak…Dakikaları sayıyorum artık. Gözlerimdeki sis perdesi aralandı ve durugörüm berraklaşmaya başladı…
Erdağ’ım, simokininin içerisinde çok yakışıklısın. Kollarında tuttuğun gelinlik düşlerimden bile öte…
Sevdalım!… Bak, Ender oğlum , ceketini ilikleyerek bana doğru geliyor…Düğün dansımız başlıyor artık…
Erdağ’ım, hasretler biriktirmiş, sevgiye susuz yüreğimle sana geliyorum!…
Kadının.

26 Aralık 2002

Ömür Balcı
Ömür Balcı
1954 yılında Erzurum da doğdum. Aslen Trabzon'luyum. ( Gönül coğrafyasına inanırım) Emekli öğretmenim... "Ben Rodina" kitabın yazarı. Ben Rodina şiiri; Femin Art Kadın Sanatçılar Derneğinin 19 Mart 2013 Tarihinde Düzenlendiği Kadın Konulu Şiir Yarışmasının Birincisi Olmuştur. Bu videodaki müzik Daha fazla bilgi edinin YouTube Premium ile reklamsız dinleyin Şarkı Zeytuni Zar Sanatçı Arto Tunçboyacıyan, Armenian Navy Band Albüm Zeytuni Zar YouTube'a lisanslayanlar Believe A., Believe Music (Svota Music adına); UMPG Publishing, BMI - Broadcast Music Inc. ve 3 Müzik Hakları Topluluğu https://www.youtube.com/watch?v=g9WfZtYYO78
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.