İstanbul’un Semt İsimleri Nereden Geliyor?
İstanbul’un birçok semtleri adlarını oradaki büyük camilerden
almıştır: Beyazıt, Sultanahmet, Ayasofya gibi. Birçok semtlerin adı da orada
oturmuş ya da eser bırakmış kimselerden gelir. Ayrıca çeşitli tarihi olaylar,
yapılar, çeşmeler de semtlere ad vermiştir.
Aksaray – Aksaray’dan gelenler buraya yerleştirilmiştir. Bu semt adını bugün kü
Aksaray Şehrinden gelenler vermiştir.
Ahırkapı – Padişah sarayının sonunda ki has ahırın (Padişahın atlarının
barındığı ahır) yanında olduğu için Ahır Kapısı diye anılmıştır.
Akaretler – Sultan Abdulaziz Taşlıkta Aziziye camiinin giderlerini karşılamak
üzere bir vakıf kurmuştur. Bu vakfa gelir sağlamak için de gelir getiren
anlamında Akaretler yaptırmayı planlamıştır. Bu planı bitirmek ise
II.Abdulhamit’e nasip olmuştur. Bu yüzden semtede Akaretler denmiştir.
Altunizade – Altuni zade İsmail Züht’ü Paşa’nın yaptırdığı cami, semtinde bu adla anılmasına sebep olmuştur. Züht’ü Paşa’nın babası altın alım satımı ile iştigal ettiğinden Zühtü Paşa’ya da Altuni zade denmiştir.
Arnavut köy – Önceleri, Boğaziçi’nin bu sevimli semtinde Arnavutlar oturduğu için buraya bu ad takılmıştır.
Ataköy – Ataköy’ün eski adı Baruthane dir. II.Mahmut tarafından buraya baruthane yapılmıştır. O zamanlar Ataköy (İstanbul’un dışı sayıldığından baruthane yapımı için uygun bir alan olarak görülmüştür.) Daha sonraları Emlak ve Kredi Bankası bu bölgeye 50 – 60 bin nüfuslu bir yerleşim yeri kurmuştur(1950). Yeni yerleşim yerinin adı da Ataköy olur.
Ayaz ağa – İsmini yeni çeri kethüdası Ayaz Ağa’nın çiftliğinden almıştır. Abdülaziz döneminde buraya yaptırılan saray bugün binicilik okulu olarak kullanılmaktadır.
Ayrılık Çeşmesi (Haydarpaşa’da) – Eskiden hac alayı bu çeşme çevresinde toplanır, oradan yola çıkardı. Hacca gidenler eşlerine, dostlarına orada veda ederek ayrılırlardı.
Bağlar başı – Çok eskiden bir Ermeni manastırına ait bağların başladığı yermiş. Zamanla oraya Bağlar başı denmiştir.
Balat – Rumca saray anlamına gelen palation sözcüğünden geldiği söylenir. Önceleri İstanbul’un kapılarından birine verilen bu ad, sonraları semtin adı olmuştur.
Bebek – Fatih Sultan Mehmet Han buranın muhafazası için gönderdiği komutanın lakabından gelmektedir. (Bebek Çelebi Bebek Çavuş)
Bedesten – Arapça bir söz olan Bezzaz dan türetilmiştir. Bez, kumaş taciri, Manifaturacı anlamına geliyor. Kumaş tacirlerinin bulunduğu yere de bezzazistan denildiğinden. zamanla halk arasında ağza kolay gelmesinden dolayı bedesten’e dönüşmüştür.
Beylerbeyi – III. Murat devri beylerbeylerinden Mehmet Paşa’nın yalısını bulunduğu için köye bu ad verilmiştir.
Cihangir – Kanuni Sultan Süleyman pek sevdiği oğlu Cihangir için burada bir cami yaptırmıştır. Semt adını bu Cihangir Camisi’nden almıştır.
Çarşamba – Samsun Çarşamba ovasından gelenler yerleştirildiği için buraya da Çarşamba denilmiştir.
Çengelköy – XIX. Yüzyılda Kaptan-ı deryalıklarda, valiliklerde bulunmuş, yiğitliğiyle tanınmış Çengel oğlu Tahir Paşa burada bir mescit yaptırmıştır.
Harem – Üsküdar Sarayı’ nın harem dairesine gidecekler bu iskeleye çıkarlardı.
Haydarpaşa – III. Selim vezirlerinden Haydar Paşa oradaki kışlayı yaptırmıştı.
İhsaniye – Selimiye kışlası ile Karaca Ahmet arasındaki bu mahallenin bulunduğu yerde eskiden bir saray vardı. Padişah yıkılmaya yüz tutan bu sarayın arsasını halka “ihsan” ettiği (bağışlandığı) için semtin adı “İhsaniye” kalmıştır.
Kabataş – İskelenin bulunduğu yerde eskiden büyük bir taş vardı. Osmanlı devri ileri gelenlerinden “Köse Kahya” diye tanınmış Mustafa Necip çelebi bu taşı yontturup iskele haline getirdi.
Kadıköy – Bugün Osman ağa Camisi diye anılan caminin yerinde eskiden Kadı Mehmet Efendi’nin yaptırdığı bir mescit vardı. Semtin adı bundan dolayı “Kadıköy” kalmıştır. Bugünkü camiyi I. Ahmet devrinde Babüssaade Ağası Osman Ağa yaptırmıştır. Diğer bazı kaynaklara göre Bizans’ın fethinden sonra burası İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’e bağışlanmış, bundan ötürüde semt “Kadıköy” adını almıştır.
Kanlıca – Bu bölgeye Kanuni Sultan Süleyman tarafından Anadoludan Türkmen ve göçebe bazı Türk kabileleri getirtilip yerleştirilmiştir. Bu göçebelerin buraya yerleşmeleri kağnılarla olduğu ve çok uzun bir süre içinde ancak yerleşebildikleri için halk arasında bu bölgeye Kağnıca, sonraları da Kanlıca denmiştir.
Kuzguncuk – Fatih Sultan Mehmet devrinde, Kuzgun Baba diye anılan bir derviş burada oturmuştur.
Taksim – İstanbul sularının bir bölümünün buradan taksimi yapıldığı için burasıda suların taksimi (ayrımı) yapılan yer olarak kalmıştır.
Üsküdar – Farsça “Konak” anlamına gelir. Eskiden Anadolu’ya İran’a, Arabistan’a gidip gelen kervanlar burada konaklardı.
Vaniköy – Eski adı Papazbahçesi’ydi. IV. Mehmet, Şeyh-i Sultani Esseyit Mehmet Vani (Vanlı) ye bu yerleri hediye etti, o da kendisine burada bir yalı, bir iki ev yaptırdı. Kaynak / Gulhan Erdini