ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Huzurlu Bir Köşe | Mehmet Özcan Yasdıbaş

14.07.2020
1.285
A+
A-
Huzurlu Bir Köşe | Mehmet Özcan Yasdıbaş

Her zaman bir köşeye çekilir aklımı tatile çıkarırdım. Geçmişin bazı anlarına varıp o anları yeniden baştan sarıp yaşardım. İşte bu üniversite yıllarımdan beri huy olmuştur bende. Kaçmak, denilebilir ancak bu denli basit bir tarifi olduğunu kabul edemem. Bu öze dönüşümün, yenilenişimin dahası yeniden ben olmanın bir vasfıdır, diyebilirim. Ben, benden ziyade benim içimde yer etmiş yılların ince tortusu altında devamlı yenilenmesi gereken biriyim. Bir şekilde bu tozların alınması asıl benin yeniden canlanıp şimdiki yılın yeni versiyonu olarak doğmam demek diye de nitelendirebilirim.

Köşeler nereler? Değişkendir genele vurduğumda sabit bir mekânın varlığından söz edemem. Bazen yürürken de bu köşelerin manevi hatlarla örülü alanına dâhil olduğumu söyleyebilirim. İçimde ben, benimle baş başa kalıyorsam ister hareket halinde olayım ister durağan benim için bir köşeye çekiliş başlamıştır. Ama özel yerler de talep ettiğim de olur. Sıradan bir deniz kenarı isterim gün ortası ya da güneşin batımından sonra herhangi bir zaman dilimi kâfidir. Ya da bir yol kenarında, gelip geçen trafiği gören bir kafe ya da bir pastane köşesi de olabilir. Böyle deyince aklıma kıvrımlı yollarından ilerlediğim, bir şehirden diğerine; yokluk içinde varlığını bir hayalet gibi gösteren köylerin kahvehaneleri de olsa güzel olur diye düşünürüm. Bir defasında rakımı oldukça yüksek olan bir yerde denize dik bir şekilde paralel uzanan Anamur’un zirvelerinde bir yerde mola vermiş, uçurum kenarına korkusuzca kondurulmuş bir mekânda çay içerken ayaklarımın altından denize uzanan yeşilliğin mavilikle buluştuğu manzarayı izlerken kendimi en güzel köşelerden birinde olduğumu saymış, o anın hiç bitmemesini istememiştim.

Bir defasında yine Üsküdar sahili, Eminönü’nden bindiğim vapurun en arkası, Amasra’ya yukarıdan gören bir yerde, Ayaş gölet kenarı, Arsuz, Kahramanmaraş Kalesi, Silifke Kalesi, Alanya Kalesi, Kaş Patara, İzmir Kordon, Eceabat, Ankara Kızılay ve yine bir defasında Didim benim kendime çekildiğim köşelerden olmuş, yeniden arınıp üzerime birikmiş yılların anı tozlarını silkelemiş taptaze bir ben olarak hayatıma devam etmiştim.

Şimdilerde hala bir köşe arzuladığımda ise kendimi dizüstü bilgisayarım başında buluyor ve satırların arasında kendimi buluyorum. Yazdıklarım yeni köşelerim oluyor ve ben kendimi yeniliyorum. Zaman biz insanların her an yenilikler için imkân sunan en güzel doğal etken. Tabi bu durum geçerlilik olarak sayılacak sağlam bir etken değil. Köşelerim zaman içinde değişirken insanların farklı bakış açıları zaman sayesinde ya iyi yönde törpüleniyor ya da kötü yönde… tabi bu sefer köşeme sindiğim bu vakit zaman kavramı bende şu satırları doğurdu.

“ Ah bu zaman nasıl da habersiz geçip gidermiş

Geride kim kalmış, kim göçmüş, kim unutulmuş

Seherde esip gecenin karanlığına taht kurmuş

Anayı bebesinden, canı canandan ayrı koymuş

Ah bu zaman nasıl da acımadan geçip gidermiş.”

Ve böylece bir köşe günüm de güzel dizelerle son bulmuş oldu….

 

MEHMET ÖZCAN Y.

Mehmet Özcan YASDIBAŞ
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.