ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Haftanın Hikayesi / Lavanta Tarlaları

07.04.2018
1.847
A+
A-
Haftanın Hikayesi / Lavanta Tarlaları

“Güneş bir portakal çığlığıyla battı.”

  Ergin GÜNÇE
Zeynep Altıntepe - Türk Dili Dergisi, Ocak 2018 Sayısı

Bahar gelince uzak ufukları izleriz” dedi Handan, yaklaşan kışın soğuk kalbinden kirli bir lekeyi söküp atarcasına. Mart, nisan, mayıs…
Göklerin buğulu rengi gözden kaybolunca uzakta bir kuş uzun uzun öttü. Yalnızlığının kalbinde kimsesizce çatlayan, anlaşılmak isteyen kırgın bir renk vardı. Mor ile mürdüm arası bir renk asılıydı parmaklarına. Gökkuşağına yansıyan mor alevlerin içinden sonsuza uzayan ve hiç görmediği ama bir gün mutlaka kavuşacağına inandığı mor dualı lavanta tarlalarını özledi Handan. Telefonu çalınca kuşlara ve uzaklara gitmek istedi. Gün batımında kaybolan mavi bir mızıkanın çıkardığı sesin içinde uyumak, kendine sancısız bir biçimde dönmek, bir romanın son cümlesi olmak istedi. Öyküleri vardı çantasında; dördü sonsuza kadar yarım kalacak cümleler, ucu bucağı görünmeyen anılar… Balık tezgâhına baktı, ufuktan bir kuş sıyrılıyor gibiydi yalnızlığından. Akşam oluyordu, tabela ışıkları ve sokak lambaları yanmaya başladı. Eve gitmek istemedi… Sehpanın üzerindeki çekirdekleri çitlemek, sevdiği şarkıları dinlemek istemedi bir an. Işıklara bulanıp kaybolmak istiyorum diye haykırdı derininden bir ses. “Dünyayı ellerimle sıkmak, sevmek, içime basıp aynı karşı koyulamaz bir istekle nefret etmek istiyorum dünyadan geceleri.” Gülferi işaret parmağını Handan’ın dudağının üzerine koydu, ay kapandı.
Mutfaktaki tekli kalorifer peteğine ayaklarını dayayıp pencereden bulutlara baktı Handan. Kışın; ayakları ve yüzü sıcacık olunca dışarıyı, ağaçları, bulutları, gökyüzünü izlemek çok hoşuna giderdi. Böyle zamanlarda terk ettiği şeylere hülyasında hep geri dönerdi. Sandy Denny aşkın ve ölümün soğuk, kızıl rüyasını dudaklarına taşırdı o şarkıyla. Küçükken eteğine sardığı kırık çekmecelere acırdı. Defterini açtı, uzun zaman sonra tekrar yazmaya başladı:
“Kendime Mektup,
~tarih yok~
Ben oradakiyim. Tarihin kalbine kıvrılan sessiz bir yenilgi. Ben kendimi hatırlatmayı sevmedim ve öğrenemedim de. En son papatyasız bayırda gördüğünüm. Mor, tahta boncuklu, hatırasız bir yazma sarmıştım başıma. Adım Handan. Kalabalığın içinde yerini ve yönünü çok erken kaybedenlerden. Hadi kırp pencereden gözlerini, kardeşlerini terk eden evin ellerine dokun. Örgülerim, saçımdan ve yaşımdan habersizce çözülünce her sonbahar, sıkıntılı eylülün gölgesinden koparırdın sen beni. Kendini unutturmazdın hiç. Mor, tahta boncuklu yazmanın mevsimi geçti, de. Hep böyle sus ya da kal orda.
Bugün kuzeyden heyecanlı, küçük bir tebessüm getirdin bana. Kolay gidilemeyen her yer gibi biraz uzaklık taşır kuzey bende. Lavanta tarlalarına gitmeyi istemek gibi müstakil düşlere çarpar durur bazen. Gideceğini anlayınca yanındaki suskunluklarını unutup utangaçlıklarını bir kenara bırakıp aniden sana doğru koşan minik bir kız çocuğu gibiydim. Bitti bugün de varlığını kim yadsıyacak kırık çekmecelerin içinde.”
Defteri kapattı. İç geçirdi.
Şarkının en sevdiği yerine gelince ince bir sesle kendine döndü. “Don’t you lose direction in the crowd. I think you could.”

 

Türk Dili Dergisi’nin Ocak 2018 sayısından alıntıdır.

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.