ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Günün Hikayesi | Blanche Monnier

02.12.2020
8.184
A+
A-
Günün Hikayesi | Blanche Monnier

Erkekler kendisine aşık diye annesi tarafından 25 yıl boyunca bir odaya hapsedilen, Blanche Monnier

Blanche Monnier ,25 yıl boyunca ne güneş ışığı gördü ne de ailesi dışında tek bir kişiyle konuşabildi…

Güzeller güzeli Blanche Monnier görüp görebileceğiniz en inanılmaz ve acıklı hayat hikayelerinden birine sahip.

Kendisi Fransız ve 1 Mart 1849 yılında Fransa’nın Poitiers şehrinde dünyaya geldi. O zamanlar çok iyi bir aileye sahip olduğu düşünülüyordu. Güzelliği, fiziksel görünümü ve kişiliğiyle oldukça ilgi görüyordu ve en önemlisi de onunla evlenmek isteyen çok kişi vardı. Ailesi aristokrattı ve söz konusu güzeller güzeli kızlarının evlenmesi olduğunda ise hiç oralı olmuyorlardı.

Gençlik yıllarında Paris’te sosyete camiasından olan birçok erkeğin dikkatini çekiyordu.

Blanche’a mektuplar gelmeye başlayınca bu durum annesi Louise Monnier’i rahatsız etti ve durum akılalmaz bir noktaya geldi. Akıllardaki tek soru şu oldu: Blanche o günden sonra mı sırra kadem bastı yoksa daha önceden kaybolmuş muydu?

25 sene boyunca her şeyden ve herkesten izole şekilde yaşadı…

Annesi Louise Monnier, pencerelerden içeriye güneş ışığı girmesin diye gereken tüm önlemleri alarak hatta en önemlisi kimse onu görmesin diye kızını sonsuza dek odasına kilitlemişti. Ailesi, erkek kardeşi ve evin çalışanları dışında Blanche’ın tüm dünyayla bağlantısını kesti. Odasındaki yataktan kalkmasına ve herhangi bir temel hijyen ihtiyacını karşılamasına izin verilmedi. Blanche, hayatının yarısı boyunca yemek yediği, idrarını ve dışkısını yaptığı yatakta yattı.

Ailesi, akrabalarına ve kızlarının arkadaşlarına kızlarını İngiltere’de yatılı bir okula gönderdiklerini ve programı nedeniyle çok yoğun olduğunu ve geri dönüşü düşünmediğini söyledi.

Okulu bittiğinde ise, Blanche’ın İskoçya’da kendi hayatını kurduğunu ve Fransa’ya geri dönmeyeceğini söyledi.

Tam tamına 25 yıl sonra, 23 Mart 1901’de, Paris’te bir başsavcı, Parisli tanınmış bir ailenin kapalı kapılar ardında bir şeyler sakladığını belirten isimsiz bir mektup aldı.

Mektubu yazan kişi hakkında hala bir bilgi yok ama tarihçiler mektubun çalışanlardan biri tarafından yazıldığını düşünüyor.

Mektupta şunlar yazıyor:

Sayın Başsavcı, Sizi istisnai derecede ciddi bir olaydan haberdar etmek.istiyorum. Madam Monnier’in evinde kilitli kalmış, aç, susuz ve son yirmi beş yıldır resmen bir çöplük içinde yaşayan bir kızdan bahsetmek istiyorum..

Monnier ailesi, Paris sosyetesinin önemli ve saygın isimlerinden olduğu için iddialara inanmak oldukça güçtü ama yetkililer yine de Monnier malikanesini araştırmaya gittiler.

Müfettişler bir odadan çürük kokusu geldiğini fark edene kadar, malikaneyi gezdiklerinde ilk başta herhangi bir şey bulamamışlardı. Çürük kokusunun geldiği odaya yaklaştıklarında, ilk olarak asma kilidin paslı olduğunu fark ettiler. Odanın yıllardır kilitli olduğunu anladılar. Hemen Asma kilidi kırdılar ve o an gözlerine inanamadılar.

Gördükleri ve yaptıkları araştırmalara dayanarak bir rapor yazdılar.

İşte bu raporda, gördüklerini özetleyen kısa bir kesit:

Bir deri bir kemik kalmış ölmek üzere olan bir kadın, dışkı ve yiyecek artıklarıyla kaplı çürümüş bir yatakta öylece yatıyordu. Yatağın üzerinde böcekler geziyordu. Odanın içerisindeki hava o kadar kötü ve dayanılmazdı ki soruşturmamıza devam edemedik.

Oda o kadar karanlıktı ki müfettişler barikatları pencerenin dışarısından kırdılar.

Blanche 25 yıl sonra ilk kez güneş ışığını gördü. Müfettişlere 25 yıl boyunca zincirlendiğini söyledi. Sağlık durumu o kadar kötüydü ki sadece 25 kiloydu ve kendi ayakları üzerinde duracak gücü yoktu. Hastaneye götürüldüğünde, oksijen alabilmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu söyledi. Doktorlar, bu şekilde acımasızca bir odaya hapsedilmiş ve bunca yıldır hiç kıpırdamadan hayatta kalmış kızın yaşamasının bile mucize olduğunu söylediler.

Tüm Monnier ailesinin sorguya çekildiği dava sürecinde, annesi Louise Monnier tutuklandı ama tutuklanmasından 15 gün sonra hayatını kaybetti.

Yetkililer kalp rahatsızlığı sebebiyle öldüğünü düşünse de çoğu kişi fazla dozda ilaç alarak intihar ettiğini düşünüyor. Blanche’ın erkek kardeşi Marcel Monnier ise annesinin suçlu olduğunu söyleyerek kendini savunmaya çalıştı. Tüm kanıtlara rağmen Marcel, Blanche’a yapılan suça ortak olduğu için 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Blanche özgür kaldı ama yaşadıkları hiç de kolay değildi.

Tam tamına 25 yıl boyunca bir odada hapis kaldığı için zamanla koprofili, ekshibisyonizm ve şizofreni gibi sağlık sorunları oluştu. Fiziksel olarak kendini az da olsa toparlasa da psikolojik olarak asla toparlanamadı. Hayatının geri kalanını bakım evinde geçiren Blanche Monnier, 1913 yılında bir psikiyatri hastanesinde hayata gözlerini yumdu.

Alıntı

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.