ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Edebiyat Tarihimize Damga Vuran İsimler

15.05.2017
1.439
A+
A-
Edebiyat Tarihimize Damga Vuran İsimler
Divan edebiyatımızın en büyük dahilerinden olan şair Nedim’e bir gün Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa dünyanın en büyük cihangiri kim olduğunu sorunca,şanlı şairimiz o husustaki düşüncesini şöyle anlatmış:
 
-En çok gönüller fethetmiş fatihi kulûb her kim ise,en büyük cihangir işte odur!
 
‘Biliyorum, ayıp ve mânasız 
 
Ama peşlerinden gidiyorum 
 
Gezmeye çıktıkları vakit 
 
Ana kız.” 
 
diye başlar “Barbaros Meydanı”na sevgili şair Behçet Necatigil. Belki ayıp ve manasız ama beni büyüleyen yazıları, şiirleri, romanları yazanların peşlerinden gitmekten kendimi alamıyorum bazen. 
 
Hem dedikoduyu kim sevmez ki? Beğenmeyen okumasın, ne yapalım?
 
1. Bedri Rahmi Eyüpoğlu
 
Eren Hanım’la evliyken öğrencisi Mari’ye âşık olur. En güzel şiirlerini, “Karadutum, Çatal Karam, Çingenem” dediği Mari için yazar, en güzel resimlerini yine onun için çizer. Mari tüberkülozdan ölünce teselliyi Eren Hanım’ın kollarında bulur Bedri Rahmi.
 
2. Neyzen Tevfik
Neyzen’e dair hikâye de, söylenti de çok. En bilinenlerden birini yazalım. Neyzen bir daha içkiyi ağzına koymayacağına dair yemin eder ama dayanamaz tabii. Midesine bir hortum uzatır ve içkiyi ağzına değdirmeden mideye indirir.
 
3. Sait Faik Abasıyanık
Psikanalitik okumalarla da rahatça görülebileceği gibi, genç erkeklere düşkündür. “İpekli Mendil” mesela. Bir de çabuk küsen, huysuz bir adam. Annesiyle yaşıyor. “Semaver”de anneye olan düşkünlüğü de okunabilir. Kitaplarının gelirini Darüşşafaka’ya bağışlaması bile gönlümde taht kurma nedeni olabilir.
 
4. Sezai Karakoç
“Mona Roza” şiirini elli yıldan uzun süre yayınlamamasına rağmen Türk edebiyatının en bilinen ve sevilen şiirlerindendir “Mona Roza”. Şiirin 5’liklerinin ilk harfleri birleştirildiğinde “Muazzez Akkayam” akrostişi çıkar ortaya. Şairin dile gelen, ele gelmeyen büyük aşkı Muazzez Akkaya, iddia edildiği gibi intihar etmemiştir.
 
5. Can Yücel
Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu. Arkadaşıyla birlikte paralarını biriktirip eğitim için yurt dışına gitmek istiyorlar. Hasan Ali Yücel, oğluna ayrıcalık yaptığı düşünülür diye göndermiyor Can Yücel’i. Arkadaşı giderken Can Yücel biriktirdiği parasını ona veriyor. Gazi Yaşargil, cerrah olarak dönüyor yurda. Can Yücel, şair kalıyor.
 
6. Hasan Ali Toptaş
”Bir imza gününde kendisini çalıştığım kuruma davet ettim. “Ben büyük salonlardan, büyük masalardan, kalabalıklardan korkuyorum, ne olur kusura bakmayın.” dedi. Gözlerinde o korku vardı, evet. Romanlarını nasıl yazdığını o anda anladım. Bir de geçen gün, “Feraye” türküsünü eşinin de kendisinin de çok sevdiğini, bu nedenle kızına Feraye adını verdiğini öğrendim.”
 
7. Oğuz Atay
Tutunamayanlara düzdüğü övgüye rağmen, tam bir tutunandır.
 
8. Yusuf Atılgan
Asıl tutunamayan odur işte. Edebiyat Fakültesi mezunu az sayıdaki edebiyatçıdan biri kendisi. Modern hayat ona ağır geliyor. Köyüne gidip orada yaşıyor bir zaman.
 
9. Ahmet Mithat Efendi
“Yazı Makinesi” olarak bilinir. Akşama kadar çalışıp, yazılarını yazıp gece de evinin altına kurduğu matbaayla eserlerini basıyormuş. Biraz kaba saba bir adam. “Ben popüler bir yazarım.” diyor. Haklı. Bir de, Mithat Paşa’yla arası pek iyi. “Mithat” adını kendisine Mithat paşa vermiş.
 
10. Asaf Halet Çelebi
Budizmle pek ilgili. Yan gelip yatmayı da çok seviyor. “Saatleri ayarlama enstitüsü”nün “Yangeldi Asaf Bey”inin Asaf Halet olduğu söylenir. Tekkelerde, tarikatlarda büyümesine rağmen şiirlerini sosyalistler basıyor ama onlar da sırf kendisiyle alay etmek için yapıyorlar bunu. Yaşadığı dönemde kimseye yaranamamış, böyle bir derdi de hiç olmamış zaten. Fahrünnisa Zeyd, onu köşkünde sık sık misafir edermiş. Nedeni, Asaf Bey’in resim merakı. Otoportresi bile var. Resme olduğu kadar müziğe de meraklı. Besteleri varmış mesela. Akşamları yalılarda, köşklerde misafir, gündüzleri kütüphane memuru. Sokakta dolaşırken gömleğinin göğüs cebinde küçük bir vazo ve içinde birkaç canlı çiçek taşıyan kütüphane memuru.
 
11. Ahmet Hamdi Tanpınar
Bana sorarsanız, Türk edebiyatının en başarılı ismidir kendisi. Üniversitede ders verebilmesi için kendisine profesör unvanı verilmiş diye biliyorum. Prof. Dr. değildir yani. Yahya Kemal’le aralarında oidipal bir ilişki var. Şiirin kendisiyle son bulduğunu söyleyen Yahya Kemal, Tanpınar’ın şiire çok yönelmemesinin asıl nedeni. Biraz saygıdan, biraz da gerçekten onu aşamayacağı korkusundan belki. Yaşadığı dönemde pek itibar görmemiş. “Kırtıpil Hamdi” diyorlarmış ona.
 
12. Yahya Kemal Beyatlı
Her ne kadar kendisini son büyük Türk şairi olarak görse de kendine ait olmadığı herkesçe bilinen dizeler var. “Bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir” bunlardan biri. Yine de bir tek sözcük için yıllarca beklettiği şiirleri olduğu söylenir. Bir de İstanbul’un zengin ailelerine misafir olup aylarca yalılarda, köşklerde yaşadığı rivayet edilir. Bir ara Yapı ve Kredi Bankası’nda edebiyat ve kültür danışmanı olarak çalışmış. Bankanın Y.K.B. antetli kâğıtlarını kullanırmış. Kitapları ölümünden sonra basıldığı için, yaşarken kendisine “Kitapsız Şair” derlermiş.
 
13. Tevfik Fikret
Dinlerin insanları birbirine düşürdüğünü düşündüğü için dinlere karşıdır. Gelecek aydınlık nesli, oğlu Haluk kişiliğinde idealize etmiştir. Oysa Haluk, yurt dışında papaz olmayı tercih eder. Cemil Meriç, “Su alan gemi” yazısında, “Haluk bir cins ismidir artık. Tarihten kaçanların ismi.” diye yazacaktır.
 
14. Cemil Meriç
Görme sorunu ilerleyen yaşlarında iyice artınca gözlerini (biraz da çok okuduğundan) tamamen kaybeder. Kendisine artık bir yardımcı gerekmektedir. Cemil Meriç biraz çapkınlık yapar ve o yardımcısı, daha sonra eşi olur. Bir de, kütüphanesinde kitapların her birinin yerini ezbere bildiği söylenir. Bir kitabı istediğinde rafını, sırasını ve kitabın sayfasını söylemesi yeterliymiş. Belki hanımı yormak istemediğindendir, kim bilir? Ne de olsa “aşk imiş her ne var âlemde / ilm bir kîl u kâl imiş ancak”.
 
15. Nazım Hikmet
Hocası Yahya Kemal’in, Nazım’ın annesine olan aşkı biliniyor. Nazım’ın “mavi gözlü dev, minnacık kadın ve hanımelleri” nde bahsettiği minnacık kadın, ilk eşi Nüzhet Berkin’miş. Ben yanlış biliyormuşum. Münevver ise aynı zamanda dayısının kızı. Tanıştıklarında Münevver bir ressamla evli. Sonra aşk. Herkes Piraye’yi sever, ben Münevver’i. Güneş Karabuda, “indim zaman bahçesine” kitabında Münevver’i anlatır, güzeldir.
 
16. Sabahattin Ali
Fazlaca çapkın. Hem de küçük yaştaki öğrencilerini ayartacak kadar… Pusuya düşürüldüğünü bilmeyen yoktur.
 
17. Abdülhak Hamit Tarhan
 
 Eşi Fatma Hanım’ın ölümünden sonra “eyvah ne yer ne yâr kaldı / gönlüm dolu ah u zar kaldı” diye başlayan “Makber”i yazıyor. Kısa bir süre sonra İngiliz bir kadına âşık oluyor ama onunla evlenemiyor. Birkaç yıl sonra bayan Nelly’yle evleniyor. O rahatsızlanınca Florence Ashly ile aşk yaşamaya başlıyor. Nelly’nin ölümünden sonra Cemile Hanım’la evleniyor. Bu evlilik yirmi gün sürüyor. Son evliliğini Bayan Lucienne’le yapıyor. Evlendiklerinde Hamit altmış, Lucienne on sekiz yaşındaymış. Belki böyle bir aşk hayatı onu “şair-i azam” yapmıştır, kim bilir?
 
18. Mehmet Akif Ersoy
Asıl mesleği veterinerlik. Kendisini küçümsemek için “siz baytardınız değil mi?” diye soran birine, “Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?” diye cevap vermiş.
 
19. Tomris Uyar
Turgut Uyar’ın eşi, Cemal Süreya’nın eski sevgilisi, Edip Cansever’in daimi sevgilisidir. Edip Cansever, Tomris Uyar’a her doğum gününde bir şiir yazarmış. ”Yaş değiştirme törenine yetişen öyle bir şiir” bunlardan sadece biri. Bir de, Turgut Uyar’dan dayak yediği rivayet edilir. Cumhuriyet Meyhanesi’nde bir edebiyatçı masasında duymuştum bunu.
 
20. Orhan Veli Kanık
“Çok sevdiğim salatayı bile aramaz mı olacaktım / ben böyle mi olacaktım” dediğine bakmayın. Salata sevmiyor. Bir de, adını gizlediği pek muteber sevgilisinin Erol Güney’in baldızı Bella olduğu söyleniyor. Bu konuda rivâyet muhtelif. Bu gizlenen ismin Nahit Hanım olduğuna dair yorumlar da var. Bunu bir tek Ohan Veli, bir de Allah biliyor.
 
21. Recaizade Mahmut Ekrem
Onunki acıklı bir hikâye. Üç çocuğunu kaybetmiş. “Pejmürde” ve “Ah Nijad” kitaplarını çocuklarının ölümü üzerine yazmış. Romanda realist, şiirde romantik olma nedeni bu.
 
22. Halid Ziya Uşaklıgil
Onun da “bir acı hikâye”si var. Bu kitabı, oğlunun ölümü üzerine yazmış. anılarını anlatıyor. Yaşadığı dönemde dili ağırlaştırmak gibi bir derdi olsa da sonradan pişman oluyor ve kitaplarını sadeleştirmeye çalışıyor ama ömrü vefa etmiyor.
 
23. Necip Fazıl Kısakürek
 
İyi bir şair olduğunu kimse inkar etmesin. Önceleri sosyalist. Paris’te şaraplar su gibi akıyor. Sonra yön değiştiriyor üstat. Keşke içten olduğuna inanabilsem. Menderes’e, hükümeti dergisinde övebileceğini söylüyor ama bunun karşılığında örtülü ödenekten yardım alıp alamayacağını da soran mektupları var. Alıyor nitekim. Yineleyelim: Çok iyi bir şairdir.
 
24. Attila İlhan
Evlenmeye karar vermeden önce eş adayına “benden üç şey isteme: Araba, akrabalık ilişkileri, çocuk.” der. On yıllık evliliğin sonunda eşi çocuk isteyince ayrılırlar. “Üçüncü şahsın şiiri”ni kendisini bırakıp bırakıp Fikret Hakan’a giden kız kardeşi Çolpan İlhan için yazmış. “Ne olur kim olduğunu bilsem Pia’nın” dediği Pia ise, afişlerini gördüğü “Pakistan International Airlines”ın kısaltmasıdır. “Sen benim hiçbir şeyimsin” dediği kadınsa aylarca telefonda konuştuğu bir sestir sadece. Kitaplarının sonundaki “meraklısına notlar” bölümleri okunabilir.
 
25. Fuzuli
 
 
Kendisine vaat edilen maaşı alamadığı için “selam verdim, rüşvet değildir deyü almadılar.” dizesinin de bulunduğu “Şikâyetname”yi yazar. Dönemi hakkında önemli bir bilgidir ama beni asıl ilgilendiren, Bağdatlı Ruhi ile olan atışmaları. Bir gün Ruhi ve Fuzuli karşılaşırlar. Bu arada yoldan bir köpek geçmektedir. Ruhi, “bu it ne gezer burda Fuzuli?” diye sorar. Fuzuli’ye köpek demek ister yani. Fuzuli cevap verir: “Vur tekmeyi, çıksın kıçından ruhi.”
 
26. Ahmed Arif
 
Kime âşık olduğunu bilmeyen kalmadı, geçelim. Bizi ilgilendiren, “okyanusun en ıssız dalgasına düşmüş bir kibrit çöpü”. Türkiye’nin NATO’ya gireceği dönemde buna karşı çıkanlardan biri Ahmed Arif. Alınıyor, götürülüyor, Sansaryan Han’da günlerce işkence görüyor. Günleri ve geceleri bilmesinin yolu yok. Hücrede bir kibrit çöpü buluyor ve bu kibrit çöpüyle duvara çentik atmaya başlıyor. Çıktığında çentikleri sayıyor. Yirmi sekiz. Hasretinden prangalar eskittiği sevgilisini bu kibrit çöpüne anlatıyor işte. “Düştü nazlı filintası aklına” derken de kendi oğlu “filinta” aklına düşüyor olsa gerek. Sonra kimse çıkıp da Ahmed’ime küfürbaz demesin.
 
27. Ahmet Haşim
 
Kendini öyle çirkin bulurmuş ki gündüzleri değil akşam karanlığında dışarı çıkarmış. Şiirlerinde çoğunlukla karanlık, kızıllık imgelerinin bulunma nedeni biraz da bu galiba. Bir de, ünlü “Merdiven” şiiri için hayatın sembolüdür diyenlere pek katılmıyor. Bir akşamüstü eteklerinde kurumuş yapraklar dolu bir kadının merdivenlerden çıktığını görüp de yazmış şiiri. Tabii aslolan, şiirin bize söylediği.
 
29. Cemal Süreya
 
Son dönemlerinde çok eziyetli biri olmuş. “Kadıköy’ün Kürdü Memo” diye sevdiği oğlu da dayanamamış, dövmüş babasını. Başını çarptığı ve öyle öldüğü söylenir. Çok söylenir hem de.
 
30. Nedim
 
Sadece güzel kadınlara değil, güzel erkeklere de meyilli. Aşık Paşa’da da benzer eğilimler görülür.
 
 
 
Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/49092250

Gazeteci Yazar Dursaliye Şahan
Gazeteci Yazar Dursaliye Şahan
Yazı Aölyesi Edebiyat ve Sanat Platformu Dursaliye Şahan / Biyograf Özgeçmiş: Dursaliye Şahan Sivas’ın Geyikpınar Köyü’nde doğan Dursaliye Şahan; dört yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. İstanbul’daki banka memurluğunu, Londra’da temizlik işçiliği, öğretmenlik ve gazetecilik takip etti. Göçmenlik yıllarında, kadın, ırkçılık ve göçmenlik temalarının ağır bastığı öyküler, tiyatro oyunu ve romanlar yazan Şahan; uzunca bir süre Birgün Gazetesi'ne ve Avrupa Gazetesine röportajlar yaptı. Ayrıca Karikatürist Semih Bulgur ile birlikte, ‘Zabit Londra’da’ isimli haftalık bant karikatürünü hazırladı. Zaman zaman, çocuklar, engelliler ve yetişkinler için yazı atölyeleri düzenleyen Şahan, Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümünden mezun. Birçok öyküsü İngilizceye çevrilen yazar ayrıca hazırladığı sinema projesiyle 2012 yılında Kültür Bakanlığından senaryo yazım desteği aldı. Dizi projeleri de hazırlayan yazarın, çocuk gelinleri anlatan Güvercin isimli projesi ATV’de Sıla, Samanyolu’nda Küçük Gelin olarak oynadı. 2011 yılında Dr. Yahya Kanbolat Kısa Film Öykü Yarışmasında ve Türk Onkoloji Derneği’nin düzenlediği öykü yarışmalarında seçici kurul üyesi oldu. Yayımlanmış Eserleri: Şerbet (roman – 2020,)Benekli Vakvak (çocuk masalı – 2018 Sola Yayınları) Ayarsız Kadınlar Cemiyeti (roman – 2018 Sola Yayınları) Parantez Aşklar (öykü – 2017 Sola Yayınları) Tottenham Çocukları (roman – 2016 Sola Yayınları) Ah O Kadınlar (öykü 2016 Akademisyen Yayınları), Hikâye Hırsızı (2012- İşçi Edebiyatı Öykü Ödülü) Zabit Londra’da (Karikatür), Uçan Halı (Çocuk hikâyesi – Hatay Belediyesi sosyal proje) Fakir Cennet (öykü 2007 Crea Yayınları), Döndü (Halkevleri 1988 Öykü Ödülü) Düzenlediği kitaplar: Asi’den Taşan Öyküler, Ve Tanrı Aşkı Yarattı, Yahya Kanbolat Anısına Öykü Ödülleri Ödülleri: 2019 Cumba Kültür ve Sanat Platformu Öykü Ödülleri mansiyon (Ayşegül) 2019 Platform Avrupa Öykü Ödülleri birincisi (Asiye) 2019 İstiklâle Vefa Öykü Ödülleri / OKUNMAYA DEĞER ÖYKÜ 2016 Hematolojik Onkoloji Derneği ‘Kökten Değişen Hayatlar Öykü Ödülü’ (Hatice’nin Canı) 2012 Hikâye Hırsızı öykü kitabına; Abdullah Baştürk 2012 İşçi Edebiyatı ödülü 2007 Afyon Kocatepe Öykü Ödülü ('Alev') 2006 Hollanda Türk Evi, Hikaye ödülü. (Sakine) 2006 KASİAD(Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve inc. Dern.) Öykü ödülü (2068'de Bir Aşk Hikayesi.) 2006 Anafilya Öykü Ödülü (Kırro.) 2006 Edebiyat Dünyası Öykü Ödülü (Çay Şekeri.) 2005 CullTurkey Okuma Kulübü Öykü Ödülü (Takıntılı Kadın.) 2005 SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) Öykü ödülü (Parmaklar.) 2004 SBS Radyosu Avustralya Öykü Ödülü (Parmaklar.) 1998 Halk Evleri Öykü Ödülü (Döndü kitabına.) 1996 Toplum Postası Türkçe Hikaye Ödülü (Kale) 1995 İmece Kadın Derneği Kadın Öykü Ödülü (Parmaklar.) 1987 Güneş Gazetesi Türkiye Öykü ödülü (Leo.) 1972 Hayvanları Koruma Cemiyeti Türkiye Orta Öğretim Hikaye Ödülü (Aynı.) Üye olduğu kuruluşlar: The Foreign Press Association, İngiltere Göçmen Sanatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Kadın Yazarlar Derneği, İLESAM, Türkiye Yazarlar Birliği dursaliye@gmail.com
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.