ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

BİR VİRÜSÜN DEĞİNMECESİ | Hatice Altunay

10.04.2020
1.193
A+
A-
BİR VİRÜSÜN DEĞİNMECESİ | Hatice Altunay

      Önce Çin’de başlayan corona virüs yalnızca orada kalmadı. İtalya, İran derken Avrupa’yı sardı. ABD yesıçradı. Kıtalar arası yayıldı pek az ülke kaldı ulaşamadığı.

Ne yazık ki biz de nasibimizi aldık. İran kadar vurdumduymaz değildik ancak Akdeniz ülkesi olarak  “Bize bir şey olmaz “diyenlerimiz çoğunluktaydı.

“Abartmayın canım” diyenler vardı.

Vak’a ülkemizde görülünce bile umursamıyorduk nihayetinde.

Ne zaman sayı yükseldi, ölüm olayı gerçekleşti biraz titrer gibi olduk.

Mart ayında Marmaris Kültür sanata faaliyetlerimiz dolu dolu geçecekti. Ülkemizin dört tarafından yüzden fazla ressam, kırka yakın şair ve yazar gelecekti. Marmaris kültür adına tarih yazacaktı.Kültürevinde yapılan salonu boş yalnızca kültür kedisi prensesin dolaştığı bir mekan olmayacaktı.

Kalimerhaba Derneğinin Başkanı Umur Özlüer ve muhterem eşi Selma Sonat çok çabaladılar destekleyici buldularetkinliğe, Marmaris Kaymakamlığı, Marmaris Belediyesi, Marmaris Ticaret Odası, Marmaris Kent Konseyi, PEN etkinliğe omuz verdiler. İlk defa muhteşem bir dayanışma ile sanat festivali gerçekleşecekti içinde:Şiir, kitap, el sanatları, resim, tiyatro ve bir yığın dolu dolu sanat etkinlikleri.Bir gün öncesi yasak gelmişti. Sergi salonları hazırlanmıştı. İlaçlanmıştı.

İlk gün İzmir’den gelen arkadaşım Meral Kutlugİlsever ile biraz temkinli kolonya ve limonlu sularımızla açılışa katıldık. Selma Sonat hepimizin ellerini dezenfektanla adeta yıkamıştı. Bir kaç yazar arkadaşımız tokalaşmadık diye alındılar

“Bırakınsafsatayı.” diyerek umursamadılar.

Yasaklı mekandaydık o yüzden devlet erkânından kimsecikler gelmedi gelmesi de beklenemezdi.Sanatçılarımızla,sanatseverle, Selma Sonat’ın açılışkonuşmasıyla açıldı sanat sergimiz.

İlk gün yazar ve ressam dostlarımızla buluştuk. Datça’dan Esmeri Alev yaşamında engel tanımayan bir gazetesi ve fotoğraf sanatçısı ile yeniden görüşebilmek güzeldi. Açılış fotoğraflarında olmak güzeldi. Ertesi gün sanat evinde görevli öğrencim Gülay aradı beni.

“Gelmiyor musunuz hocam.” “Gelinmeyecek diye biliyordum ”dedim.

Sonraki günler gitmedik arkadaşım Meral Kutluğ ile kahve, çay içtik. Çiçekler verdim ona balkonunu güzelleştirsin diye. Arkadaşım İzmir’e döndü ben de Nuran Benli ve ekibi ile görüştüm kısa oyununu izledim ertesi gün gidemedim. Azıcık da olsa dostlarımız Gül Özmetin, Nuran Benli, Ayşe Ertübey ile görüştüm ve etkinlikilerleyemedi corona virüs yasağı ile sonlandırıldı.

 Virüse gelince tanımıyorduk düşmanımızı. Hepimizi saran sarıca bekleyiş ve ölüm korkusuydu.18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi anma gününde evlerimizden dua ettik şiirler okuduk şehitlerimize.

21 Mart Dünya şiir günü, nevruz. Geceyle gündüzün eşitliği, Miraç Kandili hepsini sardık yüreğimize.Evlerimizde şiirler okuduk. Âşık Veysel’imizi şiirleriyle andık. Uzun ince bir yoldayım türküsüne eşlik ettik âşıkların bize gönderdiği video ile. Tayfun Talipoğlu’nu andık yolşiirleriyle… Belki de yolculuklarımda esinlendiğim dizeler ondan bana kalan güzellikler.

Bir virüs nasıl değiştirdi hepimizi inanamazsınız. Varsılı, yoksulu eşit kıldı bir noktada. Aklın ve bilimin ışığına muhtaçsınız hurafelerden uzaklaşın iletisine kapısını açık tuttu.  Temizliği umursamayanlara bir uyarı oldu. Ellerimizi yıkamayı bilmiyor muyduk? Komşu komşuyu tanımazdı. Hal hatır sorduk. Komşuma çiçek verdim o bana marul fidesi verdi. Konağı olmayan kendine konak arayan bir virüs sayesinde unuttuğumuz insanlığı, dayanışmayı öğrendik, farkında olamadığımız evlerimizi sevdik.

Avrupa Türkler gibi taharet musluğunu öğrendi. Arap sabunu, sirke gündeme oturdu.

Sabunların önemini yeniden kavradık. Çok pahalı temizleyiciler için paramızı çarçur ettiğimizi de anladık.

Bu arada benim arapsabununa düşkünlüğüm, kolonya kolikliğim, sirke çeşitlerinidepolayışım alay konusuydu evde.Corona virüsü   belasında benim kolonyalar çok işe yaradı.

Atadan kalma bilgilerim çok işe yaramıştı. Benimle alay edenler beni takdir ettiler.

Her yolculuğumda bölge kolonyaları alıyordum. Yanımda minik kolonyalar taşıyordum yolculuklarımda. Bir virüs değinmecesine kendime gülümsedim yine.

Her yanımızı virüs haberleri sarmışken, fıkra gibi haberleri izlemek ilginçti. Yaşlılar evlerinde de kalamıyorlardı. Asker uğurlama törenleri, sahilde davul zurna evliliktörenleri, piknik yapanlar Akdeniz insanının kabına sığamaması gerçeği virüs tanımıyordu. Vahim olayların süreceği bir virüs belasına kuru inatların akıllara zarar halleri sürecek gibiydi.

     Haberlerden haberlere geçerken ev olayını düşündüm. Behçet Necatigil’in Evler ile ilgili şiirlerini okudum yeniden gülümsedim evlerimizi özümsedik mi diye*

 Kendi adıma etkinlikler avcısı olarak evin ruhuna yeni alışıyordum. Bana iyi geldi evde kalmak çok okudum, yazdım, çiçeklerime zamanım vardı. Resim sanatına el attım belki ilerleyen dönemde o güzel günlerde kitaplarıma kapak olur kimbilir.

  Haberleri umarsızca izlemekten rüyalarımın rengi değişti, ormanda yürümüyor, kuş sesleri duymuyor, kendim dâhil herkesin giysilerini sabunla, küllü suyla tokuçlayarak yıkıyordum.

“Mikrop kalmadı mis gibi portakal kokuyor” diyordum. Küllü ve portakal kabuklu kazan duruyordu ortalık yerde.

Sonrası uyanış… Ellerimi ve yüzümü köpürttüğüm zeytinyağlı sabunla yıkadım. İçimden saniyeleri sayıyordum.

Hayat arkadaşıma “Ellerini yıkadın mı? Üzerini değiştirdin mi makineye çamaşır atacağım. ”diyordum

“Sen dün yıkamadın mı çamaşırları? ”diyordu

“Doğru diyordum çarşaflar yıkansın .” diyordum. Paranoyak hallerime gülüyordum.

“Boş ver kahve içelim. ”diyordu hayat arkadaşım.

“Çiçekler diyorum onları dikelim bugün.”

Birlikte kahvemizi yudumlarken, bir virüsün çevirdiği kocaman dünya haritasını düşünüyordum.

“Vay be bir virüsün adaleti… Diz çöktü dünya.”

Sıradanlaştırdığın baskı altındaki doktorlarını alkışlayan olmak da vardı tarihte. Bir de emeklerine karşılık nakit verseler. Olsun onurlarını verdiler ya diyeceksiniz siz de haklısınız.

Paylaşılanlardan biri de yalnızca kendini değil dünyadaki salgınlara desteğini esirgemeyen alkışlanası tutumlar. Alkışlıyoruz ulusça.

*Çin Hükümeti iki milyon erken tanı kiti gönderdi. İlk parti için para talep etmiyor; Neden mi? 1940 yılında Atatürk’ün kurduğu Refik Saydam Hıfzısıhha Akademisinde üretilip kolera salgını için Çin’e gönderilen aşılar için.”

 Bu aşıyı üreten Refik Saydam hıfzıssıhha enstitüsünü maalesef kapattık… Kapatmasaydık covid 19 virüs aşısını elli kere üretmiş ve diğer ülkelere satarak, bağışlayarak hem büyük bir gelir hem de saygınlık kazanacaktık… Şimdi ise dışarıdan parasını vererek ithal edeceğiz! “

İnternet ortamında paylaşılan güzellikler gösteriyor ki dünyayı felsefe, bilim ve edebiyat kurtaracak.

*Çin İtalya’ya gönderdiği tıbbi maske kolilerinin üzerini Seneca’dan bir şiirle süslemiş.
“Bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz”

Japonya da Çin’e gönderdiği kolileri bir Budist şiiri ile yollamış.
“Farklı dağlara, nehirlere sahip olsak da aynı güneşi, ayı ve gökyüzünü paylaşıyoruz”

Biz de Nazım’la tamamlayalım:
“Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak. Unutma!. Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak”

*EVLER

İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kagir evler yaptılar.
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Evlerin içi devir devir değişti
Evlerin dışı pencere, duvar.

Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde
Kalbi kara insanlar oturdu.
Gündelik korkuların çökerttiği evlerde
O fıkara insanlar oturdu.

Evlerin çoğu eskidi gitti, tamir edilemedi,
Evlerin çoğu gereği gibi tasvir edilemedi.
Kimi hayata doymuş göründü,
Bazıları zamana uydular.
Evlerin içi oda oda üzüntü,
Evlerin dışı pencere, duvar.

Evlerde saadetler sabunlar gibi köpürdü:
Eve geldi bir tane, nar gibi,
Arttı, eksilmedi.
Evleri felaketler taunlar gibi süpürdü.
Kaderden eski fırtınalar gibi,
Ardı kesilmedi.

Evlerin çoğunda dirlik düzen
Kalan bir hatıra oldu geçmişte.
Gönül almak, hatır saymak arama.
Evlatlar aileye asi işte,
Bir çığ ki kopmuş gider, üzüntüden.
Evlerde nice nice cinayetler işlendi,
Ruhu bile duymadı insanların.
Dört duvar arasında aile sırları,
Bunca çocuk, bunca erkek, bunca kadın,
Gözyaşlarıyla beslendi.

Çocuklar, büyük adam yerine evlerin kiminde:
Çocukları işe koştu kalabalık aileler.
Okul çağının kadersiz yavruları,
Ufacık avuçlardan akşamları akan ter,
Tuz yerine geçti evlerin yemeğinde.

İnananların kaderi besbelli evlere bağlı,
Zengin evler fakirlere çok yüksekten baktılar,
Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı.
Bazıları özlediler daha yüksek hayatı,
Çırpındılar daha üste çıkmaya
Evler bırakmadı.

Yeni yeni tüterken ocakların dumanı
Kadın en büyük kuvvet erkeğin işinde
Erkekleri kaçtı, kadınları kaçtı
Evler dilsiz şikâyet kaçmışların peşinde.

Şu dünyada oturacak o kadar yer yapıldı,
Kulübeler, evler, hanlar, apartmanlar
Bölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kapı
Ama size hiçbir hisse ayrılmadı
Duvar dipleri, yangın yerleri halkı,
Külhanlarda, sarnıçlarda yatanlar.

                       Behçet Necatigil

Evin Halleri şiirini okurlarıma bırakıyorum. Adın durum eklerini çok iyi anlatan şiiridir. Bendeniz Dilbilgisi konularında şairimizin şiirinden faydalandım mekânı huzur olsun.

“Evdeyim, evdesin, evde;
keyfim bulunmazmış paşada, beyde.
Evdeyiz, evdesiniz, evdeler;
sandalyeler, masa, perdeler.”

Saygı değer sanat emekçisi Osman Nuri Aydın’ın dizelerinde Behçet Necatigil çağrışımı bulduğum için yazımda yer vermek istedim. Evlere yazılan her dizeyi önemsedim belki de

KÜRENİN VİRÜSÜ

Adı bir virüstür denilemiyor

Dünden bugüne değişen adları var yalnızca.
Kapital kimde ise üstünlüğü yok
Yenilmiyor.
Diz çöktü dünya.
Eşitlik ve düzey aynı
Fiyakalı virüs hesabını tutmuş
Cehalet mi bilim mi diyerek
Akıllılar dünyasını şaşırtıyor.
Küresel değişimden yana
Dönüyor dönüyor…
Adı bilime inanan insan
Asla yenilmeyecek

.17 Mart 2020 Hatice Altunay

Biz yazar ve şairlere de ileti gönderdi coronavirüs (covit 19) kendinizi sevin, doğayı sevin, insanlığınızı unutmayın! Kibirli olursanız gelir sizi bulurum. Beni asla unutmayın! Unuttuklarınızı anımsattım düşmanınızı iyi tanırsanız yenilmezsiniz.

Beni unutursanız dijital dünyaya geçersiniz yenidünyanız evde muhteşem geçer. Ev hapis günleriniz aylarca uzar gider muhteşem doğanıza dönemezsiniz.

AldousHuxley’in Cesur Yeni Dünya adlı ütopyasından ileriye gidecek insanlar yalnızlığı ile baş başa kalacak. Hümanizm ve kapitalizm çökecek dünyamızın tüm güzellikleri sona erecek insansoyu ıssızlığını yaşayacak. Umuyorum o günleri yaşamayız.

   Şiirli, sanatlı. Aklın ve bilimin ışığında sağlıklı günleriniz olsun.

                                                                     Hatice Altunay

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.